DİĞER
"Halide Edib çalışmaları açısından kilit bir rolde olmasının yanı sıra, Osmanlı aydınlarının tıbbı toplum inşasında yerleştirdikleri merkezî rolün edebi yansımalarını göstermesi açısından da dikkate değer bir metindir Mevut Hüküm."
"Romanın bir noktasında yan karakter olarak düşündüğüm Eylül o kadar sahici, o kadar gerçekçi geldi ki, romanın içinde kendi romanını, kendi arayışını yarattı ve bu kitabı var kıldı. Bütün karakterler arasında yolculuğa çıkma cesaretini bir tek Eylül gösterebildi."
"Şiir çalışılarak yapılan bir şey olsaydı eğer, gününün ve ömrümün en önemli bölümünü şiir yazmaya ayıran bir insanın her yazdığı bir öncekinden daha parlak bir nitelik taşırdı, öyle değil mi? Ne yazık ki öyle değil ve bunu en iyi bilenlerden birisi de Edip Cansever’in kendisi tabii ki."
"Nihilizmi erken keşfettiği için mi bir büyük yalnızlığa yargılı kılmıştı kendini yoksa bu büyük yalnızlık mı taşımıştı Edip Cansever'i adım adım nihilizmin kıyısına?"
Edip Cansever'le Oğuz Atay arasında tuhaf bir akrabalık hikâyesi... Ve bir sır: Krepen'deki kemer satıcısı nasıl olup da hem beyaz mantolu adama hem de Ruhi beye dönüşür?
Dürrenmatt’ın modası neden geçmiyor? Çünkü eserlerinde işlediği ana tema hep ölüm ve iktidar. Bu kadar evrensel ve varoluşçu bir ana temanın kullanım süresi, raf ömrü yok. 1950’lerde yazdıkları, bugün için belki daha da geçerli. Eserleri bu tema nedeniyle sanki mizahmış gibi görünse de aslında trajik.
Bugünün Arnavutköy'üne bir de biz bakalım şimdi. Görkemli evlerden gözünüzü alabilirseniz, ara sokaklara girip tarihî yerler görebilirsiniz...
Cansever'in “Şiiri Şiirle Ölçmek” başlıklı yazısı bir polemik metnidir, 50'li yılların sonundan itibaren ona ve başka “İkinci Yeni” şairlerine yöneltilen “soyut, kapalı, halkın gerçeklerinden uzak” gibi eleştirilere verilmiş bir cevap
Orhan Koçak, geçen hafta K24'te yayınlanan yazısında şairin düzyazılarını topladığım kitaba Şiiri Şiirle Ölçmek adını vermemi eleştiriyor. “Şiiri Şiirle Ölçmek” ifadesinin bana ait olmadığı, Cansever'in bir yazısının başlığı olduğu ortada...
Şimdi “bu topraklarda” hem Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'unu hem de Balzac'ın Goriot Baba'sını okumuş binlerce kişi vardır. Ne var ki, ben bu iki romanın nerdeyse “özdeş” bitişini birbiriyle kıyaslayan herhangi bir yazı görmedim...
Aslı Şengil Buico annesi Nezihe Meriç'i anlatıyor...
Murat Belge, Şairaneden Şiirsele kitabına yöneltilen eleştirilere dair sorularımızı yanıtladı...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.